Torque Teno Virüs (TTV)

Dünyanın her yerinden bilim insanları, yaklaşık 20 yıldır torque teno virüsü / transfüzyonla bulaşan virüs (TTV) adı verilen bir virüs hakkında çalışmalar yaparak detaylı bilgiye ulaşmaya çalışmaktadır. TTV genellikle farklı viral hepatit tiplerine sahip hastalarda, bilinen bir viral nedeni olmayan hepatit vakalarında ve hatta sağlıklı bireylerde bulunabilmektedir. İlk olarak 1997 yılında Japon araştırmacılar tarafından bir PCR testi kullanılarak keşfedilmiştir.

2009 yılında, Uluslararası Virüs Taksonomisi Komitesi (ICTV)’ne bağlı olarak çalışmalar yapan virologlar, virüse resmi bir isim vermeye çalışmıştır. Virüsün adı, genellikle nasıl yayıldığına (kan nakli yoluyla) ve “torque teno” adı verilen benzersiz genetik yapısına göre seçilmiştir. Torque teno virüs, daha öncesinde Circoviridae ailesi altında değerlendirilirken günümüzde özellikle Alphatorquevirüs cinsi ve Anelloviridae ailesi altında ele alınmaktadır. Betatorquevirüs ve Gammatorquevirüs adlı başka grupların da olduğu bilinmektedir. İlk keşfedildiğinden beri, bilim insanları buna benzer virüsler olan torque teno mini virüsü (TTMV) ve tork teno midi virüsünü (TTMDV) bulmuşlar ve hepsinin genetik materyallerinde bazı farklılıklar olduğu görmüşlerdir.

Epidemiyoloji

TTV, dünyadaki birçok insanda bulunur ve bazı bölgelerde sağlıklı bireylerde %95 gibi yüksek bir prevalansa sahiptir. TTV’nin varlığı, farklı coğrafi bölgeler ve popülasyonlar arasında değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin, Afrika kökenli popülasyonlar, Avrupa’nın yerli halkına kıyasla daha yüksek bir TTV DNA saptama oranına sahiptir. Çin, Pakistan, İran ve Katar gibi ülkeler de virüsün yüksek prevalans ile seyrettiği ülkeler arasında yer almaktadır.

Daha doğru saptama yöntemlerinin (örneğin; PCR) kullanımıyla birlikte gerçekleştirilen son araştırmalar ile TTV’nin, popülasyondaki yaygın varlığı ve farklı dokuları enfekte etme yeteneği nedeniyle her yerde bulunan bir virüs olduğunu ortaya koymuştur.

Semptomlar

TTV tipik olarak tek başına hepatit semptomlarına neden olmazken, sıklıkla karaciğer hastalığı olan kişilerde saptanır. Genel olarak, TTV enfeksiyonunun belirgin semptomlara neden olmadan meydana geldiği düşünülmektedir.

Bulaşma Yolları

TTV, enfekte bir kişi aracılığıyla farklı yollar ile bulaşabilmektedir:

Parenteral Yolla Bulaşma: TTV’nin karaciğer için yüksek bir afinitesi vardır, bu nedenle parenteral yol (kan dolaşımına doğrudan girişi içeren yol) olası bir bulaşma yolu olarak kabul edilmektedir. Bu; kontamine kan transfüzyonları, hemodiyaliz prosedürleri ve enjeksiyonlar yoluyla bulaşmayı içermektedir. TTV enfeksiyonu için daha yüksek risk altındaki kişiler; kan bağışçıları, hemofili hastaları, birden fazla kan nakli alanlar, hemodiyalize giren hastalar, organ nakli alıcıları ve intravenöz ilaç kullanıcılarıdır.

Horizontal Yolla Bulaşma: Bu bulaşma, kontamine yiyecek, su ve yakın temas yoluyla bulaşmayı içermektedir. Çoğu enfeksiyon, fekal-oral yol gibi parenteral olmayan yollar ile meydana gelir; bu, TTV’nin sağlıklı bireyler arasında, özellikle ileri yaş gruplarında neden yaygın olduğunu açıklar. Gastrointestinal sistem yoluyla enfeksiyon; safra, tükürük ve dışkıda kandakinden daha yüksek oranda viral DNA ile gözlenebilmektedir. Deneysel kanıtlar, kontamine kan transfüzyonları gibi fekal-oral ve parenteral yollardan bulaşmayı destekler.

Vertikal Yolla Bulaşma: Bu bulaşma yolu, enfeksiyonun enfekte bir anneden hamilelik sırasında ve emzirme yoluyla fetüse olası geçişini ifade etmektedir. Çalışmalar, TTV enfeksiyonunun hamilelik sırasında da ortaya çıkabileceğini düşündürmektedir. Enfekte annelerden doğan bebeklerin yaklaşık %99’unun TTV antikorlarına sahip olduğu tahmin edilmektedir.

Cinsel Yolla Bulaşma: TTV DNA’sı, cinsel ilişki sırasında temas edebilecek meni, vajinal salgılar, servikal mukus ve tükürük gibi vücut sıvılarında tespit edilmiştir. Cinsel bir ilişkideki her iki partner de cinsel bulaşmayı gösteren TTV’ye sahip olabilir. Cinsel yolla bulaşma riski taşıyan gruptaki TTV prevalansı, genel popülasyondakine benzer olarak bulunmuştur.

Tanı

TTV, kırmızı kan hücreleri ve trombositler dışında vücudun dokular, hücreler ve vücut sıvıları gibi birçok farklı yerinde bulunabilir. Tükürük, ter, safra, meni, idrar, dışkı, burun ve vajinal salgılar gibi çeşitli vücut sıvılarında; burun ve boğazın arka bölgelerinden alınmış sürüntülerde virüs tespit edilebilir. Mononükleositler, karaciğer hücreleri, kemik iliği hücreleri ve bazı kan hücreleri, özellikle T lenfositler gibi belirli hücre türlerinde çoğalır. Bir TTV enfeksiyonunu teşhis etmek için doktorlar; karaciğer, lenf düğümleri, kemik iliği, dalak, pankreas, akciğerler ve tiroid bezinden alınan biyopsi örneklerini inceleyebilir ve polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) testleri ve immünolojik testler gibi bazı testler yapabilir.

TTV virüsü çoğalıp vücudun bağışıklık tepkisini tetiklediğinde, virüslere karşı savaşmada önemli olan immünoglobulinlerin üretimine yol açar. Biyolojik numunelerde TTV’ye karşı antikorların varlığını ve miktarını belirlemek için immün testler kullanılır. TTV enfeksiyonundan sonra kanda ilk ortaya çıkan antikorlar, genellikle enfeksiyondan 10-21 hafta sonra ortaya çıkar, ancak daha sonra azalmaya başlar ve 5-11 hafta içinde kademeli olarak kaybolur. Başka bir antikor türü, enfeksiyondan yaklaşık 16 hafta sonra ortaya çıkmakta ve 5 aylık kalıcı virüs varlığında en yüksek seviyelerine ulaşır. Araştırmacılar, kanda anti-TTV antikorlarının varlığının geçmiş bir enfeksiyonun işareti olabileceğini öne sürmektedir.

Belarus’daki araştırmacılar, kronik karaciğer hastalığı olan ve herhangi bir karaciğer problemi veya viral hepatit belirtisi olmayan hastalarda TTV, TTMDV ve TTMV’nin saptanma oranını inceleyerek çeşitli çıkarımlar yapmıştır. TTV DNA’sını tespit etmek için kullanılan yöntemler, tanımlanmasını büyük ölçüde etkiler. Test edilen örneğin türü (plazma veya tam kan gibi) ve spesifik PCR testleri veya kullanılan primerler gibi faktörler, TTV DNA’sının saptanmasını etkileyebilir. Farklı çalışmalar, kullanılan tespit yöntemlerine bağlı olarak değişen yaygınlık oranlarını ortaya koymuştur. Başlangıçta bilim insanları, TTV enfeksiyonunu teşhis ederken N22 (ORF1) adlı bir bölgeyi amplifiye etmek için özel primerler kullanmıştır. Bununla birlikte, bu bölge virüsün genetik materyalinde çok çeşitlilik gösterebilmektedir, bu nedenle amplifikasyon için bu bölgenin kullanılması TTV için daha düşük bir tespit oranına neden olabilmektedir. Bunun yerine, farklı virüs türleri arasında daha kararlı olan UTR (çevrilmeyen bölge) adı verilen başka bir bölge, günümüzde TTV enfeksiyonunu tespit etmek için yaygın olarak kullanılmaktadır.

İlgili Kitler