Tanı
TTV, kırmızı kan hücreleri ve trombositler dışında vücudun dokular, hücreler ve vücut sıvıları gibi birçok farklı yerinde bulunabilir. Tükürük, ter, safra, meni, idrar, dışkı, burun ve vajinal salgılar gibi çeşitli vücut sıvılarında; burun ve boğazın arka bölgelerinden alınmış sürüntülerde virüs tespit edilebilir. Mononükleositler, karaciğer hücreleri, kemik iliği hücreleri ve bazı kan hücreleri, özellikle T lenfositler gibi belirli hücre türlerinde çoğalır. Bir TTV enfeksiyonunu teşhis etmek için doktorlar; karaciğer, lenf düğümleri, kemik iliği, dalak, pankreas, akciğerler ve tiroid bezinden alınan biyopsi örneklerini inceleyebilir ve polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) testleri ve immünolojik testler gibi bazı testler yapabilir.
TTV virüsü çoğalıp vücudun bağışıklık tepkisini tetiklediğinde, virüslere karşı savaşmada önemli olan immünoglobulinlerin üretimine yol açar. Biyolojik numunelerde TTV’ye karşı antikorların varlığını ve miktarını belirlemek için immün testler kullanılır. TTV enfeksiyonundan sonra kanda ilk ortaya çıkan antikorlar, genellikle enfeksiyondan 10-21 hafta sonra ortaya çıkar, ancak daha sonra azalmaya başlar ve 5-11 hafta içinde kademeli olarak kaybolur. Başka bir antikor türü, enfeksiyondan yaklaşık 16 hafta sonra ortaya çıkmakta ve 5 aylık kalıcı virüs varlığında en yüksek seviyelerine ulaşır. Araştırmacılar, kanda anti-TTV antikorlarının varlığının geçmiş bir enfeksiyonun işareti olabileceğini öne sürmektedir.
Belarus’daki araştırmacılar, kronik karaciğer hastalığı olan ve herhangi bir karaciğer problemi veya viral hepatit belirtisi olmayan hastalarda TTV, TTMDV ve TTMV’nin saptanma oranını inceleyerek çeşitli çıkarımlar yapmıştır. TTV DNA’sını tespit etmek için kullanılan yöntemler, tanımlanmasını büyük ölçüde etkiler. Test edilen örneğin türü (plazma veya tam kan gibi) ve spesifik PCR testleri veya kullanılan primerler gibi faktörler, TTV DNA’sının saptanmasını etkileyebilir. Farklı çalışmalar, kullanılan tespit yöntemlerine bağlı olarak değişen yaygınlık oranlarını ortaya koymuştur. Başlangıçta bilim insanları, TTV enfeksiyonunu teşhis ederken N22 (ORF1) adlı bir bölgeyi amplifiye etmek için özel primerler kullanmıştır. Bununla birlikte, bu bölge virüsün genetik materyalinde çok çeşitlilik gösterebilmektedir, bu nedenle amplifikasyon için bu bölgenin kullanılması TTV için daha düşük bir tespit oranına neden olabilmektedir. Bunun yerine, farklı virüs türleri arasında daha kararlı olan UTR (çevrilmeyen bölge) adı verilen başka bir bölge, günümüzde TTV enfeksiyonunu tespit etmek için yaygın olarak kullanılmaktadır.